Propaganda, dezenformasyon ve yalan haberler; halkı kutuplaştırma, nefret söylemini teşvik etme ve halka mal olmuş kişi ve kurumlara güveni azaltma potansiyeline sahiptir.
Bu noktada, medya tarafından verilen her türlü bilgiye eleştirel bir şekilde yaklaşmak, sorgulamak ve doğru değerlendirmek son derece önemlidir. İçinde yaşadığımız çağda, hem geleneksel medya hem de sosyal medya platformların yer alan bilgi kirliliği, bir dezenformasyon çılgınlığına neden olmaktadır:
Propaganda, yanlış bilgilendirme ve yalan haber nedir?
‘Propaganda’, ‘yanlış bilgilendirme’ ve ‘sahte haber’ terimleri genellikle anlam bakımından benzerlik göstermektedir. Bunlar, genellikle herhangi bir bakış açısının desteklenmesi ile ilgili olarak, medyada kasıtlı veya kasıtsız olarak ilgili kişi ve kurumları zarara uğratabilecek bilgilerin yayılmasına neden olmaktadır.
Bu kategoriye giren iki farklı bilgi kullanımını birbirinden ayırmak mümkündür:
- Yanlış bilgi – zarar verme niyeti olmaksızın paylaşılan yanlış bilgi
- Bilgiyi çarpıtma: zarar vermek amacıyla kasıtlı olarak paylaşılan yanlış bilgi
Bu terimlerin hiçbiri yeni olmamakla birlikte, iletişim ve medya biçimlerinin dijitalleşmesi ile birlikte daha fazla önem kazanmışlardır. Örneğin; bazen bir kişi hakkında sosyal medyada paylaşılan yazı, resim ve videolar, o bilginin sadece birkaç saat içinde viral hale gelmesini sağlayabilir.
Sosyal medyada propaganda ne kadar güçlü?
Şöyle bir söz vardır: “Eğer ürünün ne olduğunu bilmiyorsanız, ürün sizsinizdir.” Facebook, Twitter ve YouTube para kazanmaya odaklanmış kar amacı gütmeyen kuruluşlardır, ancak ilk bakışta bu şirketlerin ne sattığını görmek zordur.
Ürün, tek bir kullanıcı olan “siz” değilsiniz – satılan ürün, büyük ölçekte algılanamayan davranış değişikliğidir. Geçtiğimiz günlerde gündeme bomba gibi düşen Dilan Polat skandalı ile de bunu daha iyi anlayabiliriz. Sosyal medyanın gücü, bu insanların belirli bir takipçi kitlesine ulaşmasına, daha sonra ucu bucağı belli olmayan paralar kazanmalarına neden olabiliyor. Ancak yine medya sayesinde, bu ikilinin inanılmaz zenginliği birilerinin dikkatini çekiyor ve araştırılmaya başlıyor. Sonunda, bu kazançların yalnızca takipçilere satılan “ürünler” ile değil, kara para aklama yoluyla edinildiği ortaya çıkıyor.
Sosyal medyada yapılan reklamların davranışlar üzerindeki etkileri hala tam olarak anlaşılmış değil. Online reklamların davranışsal etkilerini henüz tam olarak anlamış değiliz. Sosyal medyada belirli bir reklamın beğeni ya da yorum alıp almadığını takip etmek kolay, ancak çevrimdışı davranışlar üzerindeki etkisini takip etmek çok daha zordur.
Bu durum, çevrimiçi siyasi propaganda için olduğu kadar reklam odaklı tüketim için de geçerlidir. Aslında, medyada propagandadan kaynaklanan davranış değişikliklerini takip etmek daha zordur. Trend olarak gösterilen sosyal medya önerileri de gizli propagandayı içerir.
Propaganda, reklamlar, fikirler, medya teknolojileri, haber kuruluşları ve değişken toplumsal normlar, değerler ve inançlarla birlikte içinde yaşadığımız tüm ekosistemin ayrılmaz bir parçasıdır.
Propaganda ve dezenformasyonun tutumlar üzerindeki etkisi
Geleneksel ve dijital medyada uygulanan propaganda ve dezenformasyon; insanların tutumlarını kontrol edebilir ve etkileyebilir, bu nedenle tam da istenilen tepki elde edilebilir.
Bir beyin beyin yıkama aracı olarak propagandanın etkisi çok güçlü olabilir ve insanların o kişi veya kuruma olan inancı ve bakış açısı güçlü bir şekilde değişebilir. Burada tehlikeli olan şeylerden biri de, medyada yer alan bu doğruluğu belli olmayan bilgilerden etkilenen alıcı, verdiği kararın kendi başına ve bağımsız olduğuna inanacaktır.
Bu çeşit propaganda biçimi, insanların vicdanının, propagandacı tarafından tasvir edilen ve kendi görüşlerinizi değiştirme veya manipüle etme kapasitesine sahip bir mesaj veya imajdan etkilenerek bir karar vermesine veya yargılamasına izin verir.