Son yıllarda Avrupa, çevre dostu ulaşım çözümlerine büyük bir dönüşüm yaparak, şehir içi ulaşımda elektrikli otobüsleri hızla benimsemeye başladı. 2024 yılında, Avrupa Birliği’nde satılan otobüslerin neredeyse yarısı sıfır emisyonlu araçlardan oluşuyor. Bu gelişme, Avrupa’nın karbon salınımını azaltma hedeflerine önemli bir katkı sağlarken, dizel otobüslerin gelecekteki yerini sorgulatıyor.
Elektrikli otobüslerin, geleneksel dizel araçlara göre birçok avantaja sahip olduğu giderek daha fazla kabul ediliyor. Fakat, Türkiye’de elektrikli otobüslerin yaygınlaşması için hala ciddi engeller bulunuyor. Peki, bu yeni ulaşım anlayışının Avrupa’daki yeri nasıl şekilleniyor ve Türkiye’de bu dönüşüm ne zaman gerçekleşebilir?
Avrupa’da Elektrikli Otobüslerin Yükselmesi
Avrupa, çevre dostu ulaşım çözümlerine yönelik adımlarını hızlandırırken, şehir içi otobüs filolarındaki dönüşüm de dikkat çekici bir hız kazanmış durumda. 2024 yılı itibarıyla, Avrupa Birliği’ndeki şehir içi otobüs satışlarının %49’u sıfır emisyonlu araçlardan oluşuyor. Bu oran, geçtiğimiz yıllara göre büyük bir artış göstermişken, bu gelişmenin devam etmesi halinde, dizel otobüslerin Avrupa’da yakın bir gelecekte tamamen ortadan kalkması bekleniyor. Elektrikli otobüslerin artan pazar payı, kıtanın karbon salınımı hedeflerine ulaşmasını hızlandıracak gibi görünüyor.
Elektrikli Otobüslerin Artan Pazar Payı
2023 yılında Avrupa’da satılan şehir içi otobüslerin %46’sı tamamen elektrikli araçlardan oluşurken, hidrojen yakıt hücreli otobüsler de pazar paylarını iki katına çıkararak %3’e yükseldi. Hibrit otobüsler ise %16’lık bir oranla pazarda yer alırken, dizel ve benzinli otobüslerin toplamda %35’lik bir payı var. Elektrikli otobüslerin pazar payındaki artış, 2023’te %36 seviyesindeyken, 2024 itibarıyla %46’ya çıkmış durumda. Bu büyüme, Avrupa’daki ulaşım sektörünün dönüşümüne büyük bir hız kazandırmış ve sıfır emisyonlu araçların tercih edilmesi konusunda önemli bir gelişme yaşanmıştır.
Ülkelere göre bakıldığında, özellikle Hollanda, Finlandiya ve İzlanda gibi ülkeler, şehir içi otobüs satışlarının tamamını elektrikli araçlardan sağlamayı başarmış. Diğer büyük Avrupa pazarlarında da sıfır emisyonlu araçlara olan ilgi artmış. Örneğin, İspanya, Birleşik Krallık ve İtalya gibi ülkelerde, sırasıyla %57, %56 ve %44 oranında elektrikli otobüs satışı gerçekleştirilmiş. Bu oranlar, Avrupa’nın çevreye duyarlı ulaşım projeleri konusundaki kararlılığını gözler önüne seriyor.
Türkiye’de Elektrikli Otobüs Kullanımı
Avrupa’da elektrikli otobüslerin büyük bir hızla yaygınlaştığı bir dönemde, Türkiye’de bu dönüşüm maalesef çok daha yavaş ilerliyor. Ülkemizdeki şehir içi otobüs filolarının büyük kısmı hala dizel yakıtlı araçlarla çalışıyor. Elektrikli otobüslerin kullanımı, bazı büyük şehirlerde sınırlı sayıda ve kısıtlı güzergahlarla sınırlı kalıyor. Bunun başlıca nedeni, elektrikli otobüslerin yüksek satın alma maliyetleri. Ancak uzun vadede, elektrikli otobüslerin düşük işletme ve bakım maliyetlerinin, dizel otobüsleri geride bırakacağına dair çeşitli araştırmalar bulunuyor. Bu durum, elektrikli otobüslerin, bir süre sonra ekonomik açıdan da daha avantajlı hale gelmesini sağlayabilir.

Elektrikli otobüslerin başlangıç maliyetleri, dizel otobüslere kıyasla oldukça yüksek olsa da, işletme giderleri, yakıt tasarrufu ve düşük bakım masrafları, bu araçların uzun vadede daha karlı olmasını sağlıyor. Ayrıca, elektrikli otobüsler, daha az sesli çalışarak çevreye daha az gürültü kirliliği yaratıyor ve bu da şehirlerin yaşam kalitesini artırıyor. Tüm bu faktörler, Türkiye’de de elektrikli otobüslerin yaygınlaşması için güçlü birer neden teşkil ediyor.
Elektrikli Otobüslerin Avantajları
Elektrikli otobüslerin dizel araçlara kıyasla birçok avantajı bulunuyor. Bunlar arasında en önemli olanları şunlardır:
- Çevre Dostu Olmaları: Elektrikli otobüsler, sıfır emisyonlu araçlar olarak karbon salınımı yapmazlar. Bu, hava kalitesini iyileştirir ve şehirlerdeki hava kirliliğini azaltır.
- Düşük İşletme Maliyetleri: Elektrikli otobüsler, yakıt maliyetleri ve bakım açısından dizel otobüslere göre çok daha ekonomiktir. Elektrik, dizel yakıta kıyasla daha ucuzdur ve elektrikli otobüslerin bakım masrafları da daha düşüktür.
- Daha Az Gürültü Kirliliği: Elektrikli otobüsler, motorları sayesinde çok daha sessiz çalışır. Bu, özellikle yoğun şehirlerde gürültü kirliliğini azaltmaya yardımcı olur.
- Sıfır Emisyon: Elektrikli otobüsler, yalnızca sıfır emisyonla çalıştıkları için, hava kirliliğinin önlenmesine büyük katkı sağlarlar. Bu da şehirlerde daha temiz bir hava solunmasını sağlar.
Türkiye’de Elektrikli Otobüslerin Yaygınlaşması
Türkiye’de elektrikli otobüslerin yaygınlaşması için bazı engeller olsa da, bu engellerin aşılması mümkündür. Belediyeler, çevre dostu ulaşım çözümlerine olan talebin artmasıyla birlikte, elektrikli otobüsleri daha fazla kullanmaya başlayabilirler. Ayrıca, devletin sağladığı teşvikler ve destekler, bu dönüşümü hızlandırabilir. Elektrikli otobüslerin fiyatlarının zaman içinde düşmesi ve bu araçlara olan talebin artmasıyla birlikte, Türkiye’de de şehir içi ulaşımda sıfır emisyonlu otobüsler daha fazla yer bulacaktır.
Avrupa’daki elektrikli otobüs devrimi, Türkiye için de bir örnek teşkil edebilir. Elektrikli otobüslerin sağladığı çevresel ve ekonomik faydalar, uzun vadede şehir içi ulaşımın şeklinin değişmesine neden olacaktır. Avrupa’da elde edilen başarılar, Türkiye’de de sıfır emisyonlu ulaşım çözümlerinin yaygınlaşmasına katkı sağlayabilir.