Çoğu ülkenin anayasasında ya da yasalarında, başkentinin hangi şehir olduğu açıkça belirtilir. Örneğin Türkiye’nin başkenti Ankara, İspanya’nın başkenti Madrid, İtalya’nın ise Roma’dır. Ancak İsviçre söz konusu olduğunda, onların anayasalarında böyle bir bilgiyle karşılaşmak mümkün değildir.
1848 tarihli orijinal anayasası ve sonraki revizyonlarında, ilginç bir şekilde herhangi bir şehri başkent olarak tanımlamamıştır. Bunun temel nedeni, bu Avrupa ülkesinin diğer ülkeler gibi tek bir merkezden yönetilen bir yapı oluşturmaktan kaçınmış olmasıdır. Bern, İsviçre’nin resmen değil, fiilen başkent olarak kabul edilir. Çünkü Bern, federal hükümetin bazı binalarına ev sahipliği yapmaktadır ve bu yüzden halk arasında başkent olarak anılmaktadır.
Ancak İsviçre hükümetinin tüm organları Bern’de toplanmamıştır.
Örneğin, Yüksek Mahkeme Fransızca konuşulan Lozan’da yer alırken, İsviçre Federal Ceza Mahkemesi İtalyanca konuşulan Bellinzona’dadır. Yani ülke içindeki hükümet yapıları, çeşitli şehirler arasında dağılmış durumdadır.
Ayrıca geçmişte, İsviçre’nin farklı bölgeleri yarı bağımsız devletler olarak bilinen kantonlar tarafından yönetiliyordu. Kantonlar, bağımsızlıklarını koruyarak birleşme kararı aldıklarında merkezi bir başkent yerine güçler dengesini korumayı tercih ettiler.
Sonuç olarak, hiçbir şehir ya da kanton, diğerlerinden daha fazla öne çıkmamış ve böylece başkent olmaktan kaçınılmıştır. Kısacası, tüm bu nedenlerden dolayı İsviçre’nin resmî bir başkenti bulunmamaktadır. Bern şehri halk arasında kabul edilen başkent konumundadır, ancak resmi olarak bu bilgi geçerli değildir.