Önümüzdeki 3 yıl içinde 35 milyar dolardan fazla büyümesi beklenen Blockchain pazarına talep ve ihtiyaç arttıkça giderek daha fazla insanın ilgisini çekiyor. 2009 yılında Bitcoin’in piyasaya sürülmesiyle birlikte tanıtılan Blockchain teknolojisi, bugün kripto dünyasında ve aslında daha pek çok sektörde çeşitli işlevlere sahiptir.

Lojistik, sağlık, tedarik zincirleri ve hatta sanat dünyasında kripto ve blokchain pazarının payının giderek büyümesinin nedeni; verimi ve iş hızını arttırmak, iş süreçlerini daha şeffaf ve doğru bir şekilde gerçekleştirmek, bilgi ve belgeye ulaşmada güvenliğin artması gibi pek çok özelliğinden kaynaklanıyor. Tüm bunlar, blockchain teknolojisinin büyüme grafiğinin de muazzam bir hızla yukarı doğru hareket etmesini sağlıyor. 

Blockchain Teknolojisi Neden Güvenlidir?

Blockchain; dijital bir veri tabanı ve kayıt defteri olmasının ötesinde, insan faktörünün önemli olduğu merkeziyetçi yapı yerine dağıtık ağ yapısını kullanan ve yapılan her işlemi birbirine bağlı bloklara kaydeden bir teknolojidir.

Bloklara kaydedilen herhangi bir bilgiyi değiştirmek ve geri almak mümkün değildir. Sağladığı şeffaflık, güvenlik ve doğruluk da Blockchain teknolojisinin neden güvenliği olduğunu açıklamaktadır.

İnsan ilişkilerinin temeli güvene dayalıdır. Tapu dairesi, vergi dairesi, bankalar, evlendirme daireleri bunun için vardır ve burada bir merkez söz konusudur. Merkez, burada güven hizmetini sağlayan taraftır. Ancak, bu merkez hala insanlar tarafından yönetiliyor olduğundan hata payı daha fazladır, verimlilik daha azdır, iş süreçleri daha fazladır ve yolsuzluk gibi durumlarla karşılaşılabilir. Ayrıca; merkezi sistemde veriler, yalnızca merkez tarafından kayıt altına alınır. Blockchain teknolojisinin kullandığı dağıtık sistemde ise veriler, bu sisteme, ağa dahil olan herkes tarafından kayıt altına alınmaktadır. Bu, tabi ki sistemin güvenliği ve güvenirliği açısından merkezi sistemin önüne geçmektedir.

Blockchain teknolojisi, geleneksel olarak bu merkezlerin sağladığı güven hizmetini dağıtık ağ yapısındaki makinelere yaymaktadır. Böylece, ağın içerisindeki herkes için şeffaflık ve doğruluk söz konusudur. Bilgiler şeffaf bir şekilde saklandığından ve geriye dönük değişim mümkün olmadığından, güven unsuru bu sistemin en önemli özelliklerinden biridir. Gizlilik de burada önemli bir konudur. Blockchain teknolojisinde bu; ağ üzerinde şifrelemeyi sağlayan kriptografi ile yapılmaktadır.

Aracı olmadığı ve insan faktörü ortadan kalktığı için;

NFT( Non-fungible token)

Fungible sözcüğü, kelime anlamı olarak değiştirilebilir, esnek, ikame edilebilir anlamına gelir. Yani, bir borcun ödenebilmesi, bir hesabın kapatılabilmesi için belirli bir miktar ya da kısım, onu karşılayan miktarda veya nitelikte başka bir parça ile değiştirilebilir.

Dolayısıyla “non-fungible”; değiştirilmesi, karıştırılması ya da takas edilmesi mümkün olmayan mülk ve varlıklardır. Token ise, kripto para birimidir.

Türünün tek örneği olan, değiştirilemeyen ve takas edilemeyen bir dijital varlık olarak tanımlayabileceğimiz “non-fungible token”; bir blockchain’e kaydedildiğinde kopyalanması, takas edilmesi ve değiştirilmesi mümkün değildir.

Dijital ortamda alının satılabilen ve bir blok zincirinde korunan non-fungible token’lar, kişilerin dijital varlıklara hem sahip olmalarına hem de ticaretini yapmalarına olanak tanır.

Değiştirilemeyen, özgünlüğü ve dokunulmazlığı olan NFT’ler, kendi benzersiz kimliğine ve dijital imzasına sahiptir. Bu sayede, taklit edilmesi ve kopyalanması da mümkün değildir. Bu özellikleri, malların değerini arttırma ve talepleri yönlendirme gibi potansiyelleri ile de dikkat çekmesini sağlamaktadır.

NFT’nin özgünlüğü ve benzersizliği Instagram’da paylaşılan ilk gönderiye benzetilebilir. Daha sonra paylaşılan herhangi bir fotoğrafın o ilk gönderinin yerini alması mümkün değildir. İşte, NFT de başka bir özdeş öğe ile değiştirilemediğinden, onu tamamen özgün ve aslında türünün tek örneği olmasını sağlamaktadır. Çünkü, eklendiği bir blok zincirinin içinde değiştirilmesi veya silinmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla, NFT’ler için eşsiz ve birbirine benzemeyen dijital varlıklardır demek doğru olacaktır. Onun bu orijinallik ve eşsizliğine dair belge olma özelliği, bugün birçok sanat eserinin dijital bir varlık olarak NFT’ye dönüştürülmesi ve dijital, hatta “kripto sanat” adı verilen yeni bir pazarın ortaya çıkmasını sağlamıştır. NFT, aslında moda dünyasından gazeteciliğe, herhangi bir dijital içerik ya da eserin özgünlük sertifikası olma özelliğini taşır.

Değişmezliği, NFT’lerin önemli özelliklerinden biridir. Bu özelliği; bir blockchain’e yani aslında o meydana gelen her işlemi ve girilen her veriyi merkeziyetsiz bir bilgisayar ağı üzerine kaydedilmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, takas edilebilen, alınıp satılabilen, yani ticari bir araç görevi gören kripto birimleri gibi değiştirilebilir tokenlerden farklıdır.

Değiştirilemez oluşu, yukarıda da belirttiğimiz gibi çeşitli kripto pazarlara olan ilginin artmasını sağlamaktadır. Kopyalanamaz oluşu ve özgünlüğü sayesinde; örneğin bir kripto sanat eseri, çevrimiçi olsa bile, NFT’ye dönüştürülmüş olduğu için kime ait olduğu her koşulda belli olacaktır. Dolayısıyla, kopyalanıp dağıtılan eserlerde bile, eserin asıl sahibinin bunu kanıtlama şansı olacaktır. Taklit edilemez olması, bu özel teknolojinin pek çok sektörde dikkat çekmesini ve kullanılmasını sağlamıştır.

Geliştiricileri dijital dünyada kıtlık yaratma yetkisine sahip olduğundan, NFT’nin en önemli özelliklerinden biri de, hızla değerli hale gelebilmeleridir.  Yaratılan bu ürün kıtlığı algısı da tüketicilerin satın alma niyetlerine doğrudan etkilidir. Kıtlık yaratma; tüketicinin gözünde ürünün hem kalitesini ve değerini hem de ona duyduğu arzı ve isteği arttıracaktır. Ancak, tüketicinin o ürün, mal veya hizmeti satan alan kişilerin sayısını da göz önünde bulundurduğu da düşünüldüğünde, bir NFT ürününün pazarlaması da daha karlı hale getirilebilir.

Bununla birlikte, NFT’ler birer dijital varlıklar olduğundan ve fiziki birer ürün olmadıklarından, tüketici ürün deneyimleri bu noktada önemli olabilir. Çünkü, bir ürün tüketici tavsiyesi almışsa, potansiyel alıcıları tarafından tercih edilme şansı daha yüksek olacaktır.

Metaverse

Gerçek ve sanal dünyaların ayrımının giderek zorlaştığı günümüz dünyasında, “meta: öte” “verse: evren (universe) sözcüklerinin bir birleşimi olan metaverse; aslında gerçek dünyanın bir yanılması olan yeni nesil sanal evren olarak tanımlanabilir.

Tüm dijital öğelerin birleştirilmesi ile oluşturulan kolektif bir sanal yaşam alanıdır. Buradaki evren kurgusaldır

Web 2.0 : Platformlar aracılığı ile bir yere üye olunduktan sonra orada var olma hali

Web 3.0 : İnternet dünyasının 3.devrimi

Web 3.0 ‘da bir hizmet sağlayıcısına bağlı olunmadığından merkeziyetsiz olma durumu söz konusudur. Dolayısıyla, blockchain teknolojisinin kullanıldığı kripto paraların herhangi bir otoriteye bağlı olmadan bir değere sahip olabilmesi Web 3.0 ile mümkün olmaktadır.

Web 2.0’da da kişiler arası iletişim mümkün. Ancak, Web 3.0 ile bu arttırılmış gerçeklik ile sanal bir evrene taşınıyor. Yani, metaverse aslında yeni bir dijital evren yaratma isteğidir. Merkeziyetsiz olma, bir otoriteye bağlı olmama hali nedeniyle de kullanıcılara kendilerini daha özgür bir ortamda olma hissi yaşatmaktadır.

Kullanıcılar, bu sanal evrende, avatarları (dijital temsilleri) hem diğer insanlarla iletişim kurabilir hem de dijital dünyadaki nesneler ile etkileşime girebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir